Pandemi döneminde türler:
1- Yok öyle bir şeyciler:
Gözüyle görmediği, eliyle tutamadığı hiç bir şeye inanmayan insan türüdür. En belirgin özellikleri inatçılıklarıdır. İş inada binerse kulağımla koklayamadığıma inanmam diyen alt türlerine dahi rastlanmaktadır. Sayıları azımsanamayacak kadar çoktur. Ancak toplum içinde gizlenmeyi iyi bilirler. Dünya’nın düz olduğuna ve Ay’a henüz gidilmediğine inanan bireyler bu türün en karakteristik örneklerindendir. Maske takmak zorunda kaldıklarında maskeyi saç bandı olarak kafalarına ya da papyon olarak boyunlarına takmayı tercih ederler. Dişi bireylerin tüylü karnaval maskesi takanlarına rastlanmıştır. Tür özelliklerinin evrimsel olmadığını, doğum kanalına sıkışma sonucu oksijensizlikten ileri geldiğini iddia eden antropologlar olmuştur. Koca kafalı oluşları bu hipotezi destekler niteliktedir. Bu nedenle türün taksonomideki yeri tartışmalıdır. Bu türe göre Covid-19 salgını diye bir şey yoktur. Ancak kendileri hastalandıktan sonra metamorfoz geçirerek başka türlere dönüşürler.
2- Mandibula İnsanı:
Çeneleri en gelişmiş ve aynı zamanda en hassas bölgeleridir. Covid-19 bu türe çene yoluyla bulaşır. Bu nedenle maskeyi hep çenelerine takarlar. Adaptasyon yetenekleri gelişmiştir. Diğer türlerle bir araya geldiklerinde maskeyi boyunlarına indirdikleri ya da burunlarına çektikleri gözlemlenmiştir. Ancak mandibula insanı kendini diğer türler arasında uzun süre gizleyemez. Bir süre sonra aşağı kayarak burnu açıkta bırakan maske onları kolayca ele verir. Mandibula insanını tanımanın en kolay yolu onları konuşturmaktır. Bu tür konuşurken maskesini içgüdüsel olarak çenesine indirir. Hapşururken maske kirlenmesin diye indirenlerine de sıklıkla rastlanır. Mandibula insanı antropoloji dünyasını ikiye bölmüştür. Türün evrimsel kökeni gelişkin çene kemiği dolayısıyla Neandertal’e dayandırılmak istenmektedir. Ancak adaptasyon yetenekleri bu hipotezi yalanlar niteliktedir. Paleolitik çağdan bu yana geçimlerini beden işçiliği ile sağlamaktadırlar. Neolitik çağa tarihlenen kimi antik yerleşim kazılarından ise bu türün MÖ 8. ve 7. yüzyıllarda başarılı bir adaptasyon ile esnaflık mesleğine de uyum sağladığı anlaşılmaktadır. Tür bu alandaki mesleki başarısını günümüze dek sürdüregelmiştir. En etkileyici örneklerine semt pazarlarında rastlanır.
3- Önlem alalım ama çok da panik yapmayalımcılar:
Mandibula İnsani ile Homo Sodyumhipoksiklorens arasındaki ara geçiş formudur. Türün ilk örneklerine erken Roma döneminde rastlanır. Pompei ve Herculaneum’da lavlardan yataklarının altına kaçarak saklanabileceğini düşünen tür bu tür olduğu gibi, sokağa çıkma yasağı kalkar kalkmaz kendini sokağa atan tür de yine bu türdür. Hafta sonu yasağının sona erişini gecenin yarısında kebapçı kuyruğunda ya da benzin istasyonu marketinde kutlar. Ama maskesini takar, fiziksel mesafe kuralına uyar. Omuzdan omuza birer metrelik sopalarla halay çeken fazla panik yapmayalımcılara rastlanmıştır. Genellikle eğitimli bireylerdir ama kebabın ve halayın cazibesine kolayca kapılırlar. Şehirlerarası ulaşım yasağı kalktığında kapağı Ege’ye ilk atacak olan tür de yine bu türdür. Hastaneye girişlerinde “Allahallah, o kadar da dikkat ettim ama..?” sözleriyle meşhur olmuşlardır.
4- Homo Sodyumhipoksiklorens:
Covid-19 salgını sonrası Homo Sapiens Sapiens’in ardından taksonominin zirvesine adını altın harflerle kazıyan, evrimin sürüyor olduğunun canlı kanıtı, temizlik abidesi, dezenfeksiyon gurusu, postmodern titiz, sanitasyon kumkuması.. Familyanın gururu.. Yeni türümüz.. “Çamaşır Suyu İnsanı”.. Televizyonlara çıkan tüm profesörleri takip eder. Semptomları, endikasyonları, komplikasyonları ezbere bilir. Tuzlu su, sirkeli su, okunmuş şeker saçmalıklarına prim vermez. Onun güvendiği tek bir dezenfektan vardır: Çamaşır suyu.
Terlikleri, pabuçları, elmaları, havuçları özenle siler, dezenfekte eder, kurular. Sonra yine siler, gerekirse yine kurular ve yine siler. Poşetleri balkonda iki gün bekletmeden mutfağa almaz. Mecbur kalmadıkça asla dışarı çıkmaz. Fiziksel mesafe onun için 8 metreden aşağı değildir. Televizyondaki market kuyruklarını, sokaklardaki yaya trafiğini gördükçe ah vah eder, “müstehak bize, ikinci dalga gelecek, hepimiz bu şuursuzlar yüzünden öleceğiz” diye hayıflanır durur. Mutasyonun ilgili gen sarmalındaki A-T çiftlerinden birine riboz şeker yerine yanlışlıkla klor bağlanması sonucu ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Dışarı çıkmak zorunda kalan Çamaşır Suyu insanını ventilli N95 maskesi sayesinde kolaylıkla tanıyabilirsiniz.
5- Balkonda domates yetiştiriciler:
Homo Sodyumhipoksiklorens’in evrimi sırasında klor taşıyan gen çiftine bu kez yanlışlıkla azot bağlanması sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu sebepten dolayı alt tür olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Tüm bireyler aynı ortak özellikleri göstermezler. Ancak yine de domates fidelerini sekiz ayrı açıdan fotoğraflayarak sosyal medyada paylaşmaları, her gün boyayacak, dikecek, örecek, pişirecek değişik bir şeyler bulmaları Homo Sodyumhipoksiklorens’in temizlik takıntısının başka bir versiyonu olarak ilgili türe atıfta bulunmayı kolaylaştırmaktadır. Bu genin azot içerikli mutant dizilimine sahip olan bireyler için salgın artık salgın olmaktan çıkmıştır. Aslolan sosyal medyada marifetlerini sergilemektir ve sokağa çıkma yasağı buna fırsat tanımıştır. Dolayısıyla evrimsel bir avantajdır. Bu mutasyon evde kalmış geçkince kızlarımızın ve abazalıktan gözü dönmüş erkeklerimizin murada erme şansını hayli arttırmaktadır. Ancak evli çiftler için hayal kırıklığı yaratabilir.
Domates şart değildir, balkon çiçekçileri de bu sınıflandırmaya dahildir.
6- Batsın bu dünyacılar:
İlkel primatlardan bu yana evrimin her basamağında varolagelen kaybedenler kulübü üyeleridir. Her türe ait örnekleri ayrı ayrı mevcuttur. Bu yüzden taksonomik açıdan ayrı bir tür olarak sınıflandırılmaları olanaksızdır. Düşünce yapısına atıfta bulunarak sınıflandırmaya temel teşkil edilecektir. Bu düşünce yapısının limbik sistemdeki yetersiz uyarımlardan kaynaklandığı sanılmaktadır. Ancak endokrin yetersizlik konusunda da araştırmalar mevcuttur. Limbik sistemin tümden çalışmıyor oluşu dünyayı ve hatta kainatı tümden yok etme, taş üzerinde taş bırakmama düşüncesi üzerine yoğunlaşırken endorfin, serotonin ve kazomorfin gibi hormonların münferit eksikliği insan ırkının yok edilmesinin yeterli olacağına kanaat getirir. Böylece doğa insansız çok daha güzel olabilecektir. Bu sınıfın temsilcisi türler mücadelede virusun tarafını tutarlar. Ama yine de evlerinden fazlaca çıkmaz, kalabalık ortamlara girmezler. İnsan ırkı yok edilirken kendi temiz kalplerine iltimas geçilmesini beklerler. Aylığın yarısını kedi köpek mamasına yatırır, sürüyle hayvan beslerler. Alkol ve uyuşturucu bağımlılığına, obeziteye yatkın kişiliklerdir.
7- Yeni normalci her şey çok güzel olacakçılar:
Salgının bir an önce bitmesi ve yeni normların bir an önce kabul edilmesi için gün sayan tür bu türdür. Tarihte ilk kez Rönesans Dönemi’nde Padova dolaylarında görülmüşlerdir. Sayıca çok azdırlar. Aydınlanma Dönemi sonrası populasyonunda görülen anlamlı artış sonraki yıllarda tür içi evlilikler nedeniyle yerini genetik yozlaşmaya bırakmıştır. Bu tür, salgın sonrasında insanların abartılı tüketim alışkanlıklarından, doğayı kirletmekten ve savaşmaktan vazgeçeceğini, derelerin artık temiz akacağını düşünmekten kendini alamaz. Adolesan dişileri genelde kısa saçlı ve gözlüklüdür. Asla saç boyası kullanmazlar. Ağda yapmayan alt türlerine de sıklıkla rastlanmaktadır. Erkekleri dişilere nazaran çok daha bakımlı fakat hastalık etmenlerine karşı bir o kadar dayanıksızdır. Genellikle kronik sinüzit ya da saman nezlesinden muzdariptirler. Kemik çerçeveli gözlük kullanırlar. Üreme yetenekleri tek çocuk ile sınırlıdır. Apolitiktirler ve genelde pek bir işe yaramazlar. Ancak yine de nesli tehlike altında olan bu kırılgan türün saf örneklerine rastlandığında pamuklar arasında özenle saklanmalıdır.