Afyon

İstanbul – Antalya yolculuklarında hep “kenarından” geçtiğim, sadece dinlenme tesisinden ibaret sandığım bir şehirmiş meğer Afyon. Bunca zaman neden şehir merkezine uğramamışım üzüldüm doğrusu.

Soğuk bir kış günü – Ocak 2024 – Antalya – İstanbul yolculuğu sırasında şehir merkezine kırdık direksiyonu. Arabamızı şehir merkezinde yeraltı otoparkına bırakıp, çarşı sokğına attık kendimizi. Önce Aşçı Bacaksız’a yöneldik. Açlıktan öldüğümüz için sabırsızdık. Çok eski yıllardır değişmemiş mermer masamıza önce bir baş soğan ve iki çatal geldi. Sipariş sormadılar. Derken eski ahşap camlı paravan arkasından iki tabak uzandı garson hanıma. Önümüze sıcak – denizli tandırını andıran – yemeğimiz geldi. Afiyetle yedik.

Durmadık, ikinci durak olarak Musakka Restoran’a koştuk. İştahımız kaapanmadan, musakka, keşkek, kadın budu gibi ek yemeklerin tadına baktık. Musakka beni pek sarmadı – belki de tok olduğumdandır.

Karnımız burnumuzda, Taylan lokumcusunun önünde kuyruğa girdik. Kuyruk öyle uzundu ki beklemeye dayanamadık. İkram edilen iki adet lokumun tadına baktık – gerçekten tazecik, yumuşacıktı.

Artık çatlayacağız derken kendimiz son olarak Aftat tatlıcısına kapağı attık. Bir kabak bir de ekmek kadayıfı söyledik – hem de kaymaklı.