Diyelim ki fırlama bir çocuksunuz ve itlik yapmayı pek seviyorsunuz. Yeni doğmuş bir tavşan yavrusunun gözlerini kapatırsanız ve hiç ışık almadan iki hafta geçirmesini sağlarsanız ne olur biliyor musunuz?
Beyin, canlının ana rahmine düştüğü andan itibaren gelişmesine başlayan ve doğumdan sonra hızla büyüyen bir organdır. Hiçbir organ böylesi karmaşık bir yapıya sahip değildir. Sahip olduğu özellikleri keşfettikçe içinde bulunulan aciz duruma üzülmekten başka çaresi gelmiyor insanın. Her şeyin toplu iğne kadar büyüklükteki beyin bölümlerine bağlı olması ne kadar da büyük bir zayıflık biri düşünsenize.
“Her insan kendi beyninin heykeltraşıdır” demiş sinirbilimin babalarından birisi sayılan Santiago Ramón y Cajal. Aslında ne kadar da doğru söylemiş, zira beyin denilen organ bulunduğu ortama göre şekil alan plastik bir organ gibidir. İşte buna Nöroplastisite deriz biz. Yaptığımız işe göre, ilgilendiğimiz hobilere göre, içinde yaşadığımız ortama göre beynimiz şekillenir. Konuştuğumuz şiveden, dinlediğimiz müziğe, yediğimiz yemeğin hazzına kadar herşey aslında nöroplastisitenin etkileridir. İnsan beyninde nöroplastisitenin en yüksek olduğu dönem iki yaşına kadarki kritik dönemdir.
Bir şirket düşünün ki çeşitli departmanları var. Muhasebe, finans, satış, pazarlama, teknik servis ve benzerleri. Bu listeyi uzatabilirsiniz. Diyelim ki bir gün bu departmanlardan birisi bir şekilde ortadan yok oluyor. O şirkette ne beklersiniz, doğal olarak diğer departmanlar o aksayan kısma kayarlar. Öyle veya böyle o kısım bir şekilde işlemeye çalışır. Veya ihtiyaç olan departman daha da kalabalıklaşır ve büyür. Örneğin satış kısmı kalabalıklaşır. Veya teknik departman ihtiyaç oldukça eleman alımı ile büyür.
Beyin de işte aynen böyledir, gözleri görmeyen kişilerin daha hassas duymaları veya parmakları ile daha iyi hissetmelerinin sebebi budur. Boşta kalan departman çalışanları başka kısımlarda iş yapmaya ve o bölüme yardımcı olmaya çalışırlar. Veya inme geçiren bir kişinin konuşması veya yürümesi bozulduğunda, diğer hücreler bu bozulan kısma yardımcı olmaya çalışır. Yılmadan yapılacak egzersizler ile olumlu sonuç alınmasının sebebi işte budur. Bunun gibi onlarca örnek vardır etrafımızda olan.
Peki sorumuza geri gelelim. Eğer böyle bir itlik yapar iseniz, o hayvancağız gelişimi sırasında ışığa hiç maruz kalmayacağı için beyninde görme alanı gelişmeyecek ve görmesi için şart olan nöronal ağ kurulmayacaktır. Daha sonra gözlerini açsanız bile görmesi bir daha asla mümkün olmayacaktır.